Elmalı

Elmalı ilçesi, Güney Anadolu’yu kapsayan Toros Dağlarının Batı Akdeniz Bölgesinde uzanan Kıvrımları arasına sıkışmış Çanak şeklindeki bir plato üzerinde kurulmuştur. Kuzey yarımküre 46-46 doğu meridyen düzleminde ve 2503 m yüksekliğe varan Elmalı Dağının güney eteğindedir.

ElmalıDetaylı Bilgi

Elmalı, Türkiye’nin Antalya iline bağlı bir ilçedir. Şehir merkezinin 114 km batısında yer alan ilçe, Muğla iline komşudur. Türkler tarafından iskân edilmiş ve I. Bayezid döneminde Osmanlı idaresine girmiştir. Tarih, kültür, turizm ve tarım kenti olan Elmalı, geçmişten aldığı tarihsel mirası bugünle birleştiren ve bu mirası geleceğe taşıyarak medeniyetle yoğrulmasını sağlayan “ilkler kentidir.

Elmalı, Akdeniz Bölgesi’nin batısında, Antalya İl’ine bağlı bir ilçedir. İl merkezine uzaklığı 100 km ve deniz kıyısına uzaklığı 60 km’dir. İlçe sınırları içerisinde 60 adet mahallesi bulunmaktadır. Ekonomisi daha çok tarıma dayanan Elmalı, Türkiye’nin elma üretiminin yaklaşık %10’unu,sebze ve meyve üretiminde önemli üretim merkezidir. Kültürel ve tarihi zenginlikleriyle turizm alanında olduğu kadar yerüstü kaynakları da önemlidir.

Tarih

Elmalı ilçesinin tarihi M.Ö. 5. – 4. yüzyıllarda bölgede yaşayan Likyalı`lar ile başlar. Bölge, Roma İmparatorluğu`nun, Bizans İmparatorluğu, Selçuklu Devleti`nin, Teke Beyliği`nin, Osmanlı İmparatorluğu`nun yönetiminde kalmıştır. Elmalı ilçesinin tarihi M.Ö. 5. – 4. yüzyıllarda bölgede yaşayan Likyalı`lar ile başlar. Bölge, Roma İmparatorluğu`nun, Bizans İmparatorluğu, Selçuklu Devleti`nin, Teke Beyliği`nin, Osmanlı İmparatorluğu`nun yönetiminde kalmıştır.

Elmalı, Likya`nın kuzeyine temsil eden önemli şehirlerden biridir. İlçe çeşitli medeniyetler ile iç içe yaşamış bir yöredir. Bunları sırasına göre tesbit etmek günümüz için imkansızdır.

Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı idaresine geçen Elmalı, Osmanlı Devleti`nin ilk zamanlarında Anadolu Eyaletine bağlı Teke Livasının merkezi ve Teke Paşalarının ikametgahı olmuştur. İdare merkezinin Antalya`ya nakledilmesi üzerine Elmalı kaza haline gelmiştir. İlçe sıra ile “Kabalı, Emelas, Elmalı” gibi isimlerle anılmıştır.

Antalya’nın eski yerleşim yerlerinden biri olan Elmalı, uzun ve zengin tarihi boyunca birçok medeniyete tanıklık etmiş, yörenin tarihi, M.Ö. 5. ve 4. yüzyıllarda yaşamış olan Likyalılar ile başlamıştır. Beldenin M.Ö. 2000-3000 yıllarına varan yaşantısı, hala tarihin karanlık örtüsü altındadır. Ancak bu devirlere ait mezarlarda yapılan kazılar ve incelemeler, Likyalıların bir Asya Kavimi olduğunu kabule imkân vermiştir. Likya olarak anılan bölge, Roma ve Bizans İmparatorluğu’nun, Selçuklu Devleti’nin Teke Beyliği’nin, Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetiminde kalmıştır. Özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bölgenin en gelişmiş yöresi olarak kültür, sanat ve ticaret alanlarında çevresine örnek olmuş, Likya’nın kuzeyini temsil eden önemli şehirlerden biri olarak kabul edilmiştir. Bölgede yapılan arkeolojik kazılar sonucu yaşanan tarihe ve tanrıçalara ev sahipliği yapan birçok tarihi eser gün ışığına çıkartılmıştır. Bunlardan bazıları olan Kızılbeli Mezarları, Likya Yolu, Fildişi Çocuklu Kadın Heykeli, Gümüş Kral Heykeli, Semahöyük Küp Mezarları, Yapraklı Köyü Yazılı Kaya, Armutlu Köyü Kaya Mezarı, Söğle Yaylası Arı Serenleri tarihsel ve kültürel zenginliğin göstergeleridir.

Bunlara ek olarak Elmalı’nın gelişimi, yörenin Yıldırım Beyazıt zamanında Osmanlı idaresine geçmesi, Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarında Anadolu Eyaletine bağlı olan Teke Livası’nın merkezi ve Teke Paşaları’nın ikametgâhı olmasının ardından idare merkezinin Antalya’ya nakledilmesi üzerine yörenin kaza haline gelmesiyle özetlenebilir. İlçe sıra ile “Kabalı, Amelas, Elmalı” isimlerini almış, ancak bu isimlerin nereden kaynaklandığına dair kesin bir delil bulunamamıştır.

İlçe çeşitli medeniyetler ile iç içe yaşamış bir yöredir. Bunları sırasına göre tespit etmek günümüz için imkansızdır. Doğuda Semahöyük Köyü yakınlarında Karataş’ta, batıda Beyler Köyü yakınındaki Beyler Höyüğü’nde yapılan kazılar bölgenin Bronz Çağdan bu yana iskan edildiğini göstermektedir. Ancak Elmalı kentinin ilk kuruluşunun kolonizasyon döneminde 8. yüzyılda olduğu tahmin edilmektedir. Doğuda Semahöyük Köyü yakınlarında Karataş’da, batıda Hacımusalar Köyü yakınındaki Hacımusalar Höyüğü’nde yapılan kazılar, Elmalı Ovasının 3 bin yıllarından beri iskan edildiğini gösterir.

Osmanlı Devrinin ilk yıllarında Elmalı, Antalya Eyaletine bağlı Teke Livasının merkezi olmuş, idare merkezinin Antalya’ya alınmasına rağmen, Sancak beyleri bu bölgeyi yaylama merkezi olarak kullanmaları ilçeyi sürekli canlı tutmuştur. Elmalı, askeri yollardan uzak kalmış olmakla fazla gelişmemişse de, yine de kendine göre yöresel bir ekonomik faaliyetin merkezi olmuştur. Elmalı eskiden çeşitli hayvan ürünlerinin toplandığı bir pazar yeri olduğu gibi burada pamuklu bezler dokunurdu, dericilik de gelişmişti. Elmalı’da krom madeni de çıkarılmaktaydı ve zamanın Dahiliye Nazırı Memduh Paşa (1839-1925) bir tezkire ile dört krom madeninin kendisine verilmesini istemiştir. 19. yüzyıl sonunda ilçede 20 cami, 3 Rum,1 Ermeni kilisesi, 5 hamam, 3 han bulunuyordu. Dükkan sayısı 508 ve 1841 yılında kentin nüfusu 10 bin civarında idi. 19. yüzyıl sonunda Konya vilayetinin, Antalya Sancağına bağlı olan Elmalı, Cumhuriyetten sonra 1940 yılında çıkan bir yangınla tamamen yanmış ve yeniden imar edilmiştir. Elmalı’ya 1883 yılında bir de telgrafhane inşa edilmişti.

Elmalı Höyükler

Elmalı‘ya bağlı köylerde üç höyük bulunmaktadır. Bunlardan ilki şehrin batısındaki Müğren Köyü’ndeki höyüktür. Arkeolojik yüzey araştırmaları burada çeşitli uygarlıklara ait izler olduğunu göstermektedir. Yine batıda Semahöyük Köyü’nde bulunan ikinci höyüğün üstünde Osmanlı ve Türk mezarlığı bulunduğu için bugüne kadar araştırma yapılmamıştır. Üçüncü ve en büyük höyük ise şehrin güneyinde, Elmalı – Kaş yolu üzerinde, Beyler Köyündeki Beyler Höyüğüdür. Bu höyükte yapılan kazılarda, bronz çağından bu yana devamlı bir yerleşimin izleri görülmektedir. Kazılarda çıkarılan arkeolojik buluntular Antalya Müzesi‘nde sergilenmektedir.

Elmalı Tümülüsler

Şehrin doğusunda, Elmalı‘ya 6 km. uzaklıktaki Bayındır Köyü yakınlarındadır. Yan yana duran birkaç tümülüsten birinde yapılan kazılarda M.Ö. 7. yy.a ait buluntulara rastlanmıştır. Antalya Müzesi‘nin özel bir bölümünde sergilenen bu buluntular bölgenin bu dönemdeki yaşamından kesitler vermektedir.

Elmalı Anıt Mezarlar

Elmalı‘da bilinen iki anıt mezar vardır. Bunlardan ilki Karaburun diğeri ise Kızılbel’dedir. Antalya – Elmalı yolu üzerindeki Karaburun Kral mezarı odasının duvarları av ve savaş sahnelerinden oluşan fresklerle süslüdür. Kızılbel mezar anıtı ise şehrin batısında Elmalı – Yuvayol yolu üzerindedir. Kalker bloklardan oluşmuş bir odadan ibarettir.

Elmalı Definesi

1984 yılında Antalya – Elmalı yol çizgisinin hemen kuzeyinde, Kral Mezarı ile Gökpınar Köyü arasında bulunmuştur. 190 adet gümüş antik sikkeden oluşan bu define antika kaçakçıları tarafından Amerika’ya kaçırılmıştır. Halen özel bir kişinin malı olarak Boston Museum Fine Arts’da bulunmaktadır. Yeryüzünün en kıymetli antik sikkesi olarak nitelenen Atina Decadrachmeleri (14 adet, her biri 600.000$) bu büyük define yer almaktadır.

Coğrafya

İlçenin kuzeyinde Elmalı Dağı, doğusunda Tilkicilik Tepesi, batısında Topdağı Tepesi, güneyinde de Elmalı Ovası yer almaktadır. İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 1050-1150 metreler arasında değişir. Elmalı’nın denize 40 km gibi bir dikeyde olması yanında rakımı göz önüne alınınca, ısı ortalamasındaki sahil yayla etkileşmesi açıkça kendini gösterir.

Elmalı Ovası coğrafyacılarca bulundukları köy adlarına göre dört bölüme ayrılmak suretiyle incelenir bu bölümler: Semahöyük Ovası , Kaşciftliği, Eskihisar, Düden.

Ziraata elverişli bu geniş ovalar üzerinde Karagöl ve Avlan gölü bulunurdu . 1975 yılında hizmete giren tünel sayesinde… Avlan gölünün suları Başgöz deresine boşaltılması sağlanmıştır. (Günümüzde ise yapılan yanlış anlaşılmış ve gölün tekrar eski haline getirilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Gölün sularının taşınmasıyla Doğal denge bozulmuş essiz sedir ormanlarımız da bundan etkilenmiştir.).

Ziraata elverişli bu geniş ovalar üzerinde Karagöl ve Avlan gölü bulunurdu. 1975 yılında hizmete giren tünel sayesinde Avlan gölünün suları Başgöz deresine boşaltılması sağlanmıştır

Zirai istatistiklere göre; Elmalı’nın toplam arazi kullanım alanları şöyle:

  • 52.090 Hektar Kullanılan Arazi
  • 9.240 Hektar Bağ – Bahçe
  • 17.645 Hektar Çayır-Mera
  • 63.244 Hektar Orman
  • 9.500 Hektar Kullanılmayan Arazi
  • 7.500 Hektar Yerleşim Merkez
  • 15.940 Hektar Toplam Arazi

Elmalı Sedir Araştırma Ormanı

Sadece Türkiye’de değil dünyada adını duyurmayı başarmış olan şehir ormanları her yıl binlerce turistti ağırlamaya devam ediyor. Batı Toroslarda ki ormanlara sahip olan bölgenin orman örtüsü 1000-2000 m yükseklikte bulunmaktadır. Birbirinden farklı bitki örtüsüne sahip olan bu bölge birçok araştırma içinde kullanılmaktadır.

Çığlıkara Ormanı

Oldukça farklı ağaç tiplerinin bulunduğu bir doğa harikası olan çığlıkara ormanı 15.889 hektarlık bir alana sahiptir. Elmalı ilçesine 55 km uzaklıkta bulunmaktadır. Doğa sevenlerin sıklıkla ziyaret ettiği ve hayran olduğu bölge kendine özgü ağaç çeşitleri ile bilinmektedir. Bu bölgede yetişen ağaçlar ile oldukça gösterişli ve sağlam gemilerin yapıldığı bilinmektedir. Öyle ki bu ağaçların sağlamlığı tüm dünyaya kendini kanıtlamayı başarmıştır. Bu bölgeden kesilen ağaçların zamanında mısıra bile yollanmış olduğu da bilinmektedir. Oldukça güzel bir kokuya sahip olan sedir ağaçları çürümemesi ve yıpranmaması sebebiyle tapınak ve saray yapımında da kullanılmıştır.

Ekonomi

Genel olarak Elmalı ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Meyvecilik ön plandadır. Türkiye’deki elmanın %14’ü ilçede üretilir.[kaynak belirtilmeli] Son yıllarda yeni ürün çeşitleri ve üretim teknikleri ile meyvecilik değişim göstermiştir. Verilen destekler ile seracılık gelişmiştir. İlçede sanayi çok gelişmiş değildir ve sanayide büyük işçi grubu çalıştıran kuruluşlar yoktur. Mevcut sanayi kuruluşları da ilçenin bu yapısı nedeniyle meyve ve meyve suları ile ilgilidir. 2008 yılı Eylül ayında Tekke mahallesinde üzüm ve meyve şarabı fabrikası faaliyete geçerek üretime başlamıştır. 2009 yılında 2000 ton kapasiteye ulaşacak olan Elmalı şarap fabrikası, 2010 yılında da ihracata başlamıştır.

İlçe turizm potansiyeli yönü itibarıyla pek canlılık göstermemektedir. Bazı yabancı turist kafileleri, günübirlik ilçeyi ziyaret etmektedir. Dışarıdan gelecek olan turistler için ilçe, sadece bir geçiş yolu durumundadır. Bu da ilçe için az da olsa ekonomik bir değer ifade etmektedir. İlçenin yayla iklimi karakterinde olması, yaz aylarının serin geçmesi nedeniyle, bu aylarda Finike, Demre, Kaş, Fethiye, ve Kumluca gibi yerleşim yerlerinden ilçeye yazlıkçılar gelmektedirler. Bu durum ilçeye ekonomik katkı sağlamaktadır. Elmalı Belediyesi’ne bağlı Hacımusalar beldesinden ve Semahöyük mahallesinin Karataş mevkiinden küp mezarları çıkarılmıştır.

Kültür ve Turizm

Geleneksel kültürün gündelik yaşama içerisinde korunmaya çalışıldığı Elmalı’da, yöresel sanatlar ve şenlikler yüzlerce yıl boyunca bölgeye uğrayan Yörüklerin desen ve renk zenginliği ile yoğrulmuştur. Bu zenginliğin hissedildiği yörede; bakırcılık, demircilik, kuyumculuk, halı-kilim-çuval-heybe dokumacılığı, taş işlemeciliği, kahve değirmeni ve ahşap işçiliği ilk sırada gelen el sanatlarıdır. Özellikle dokumacılığın bir dalı olan ve keçi kılından dokunan çul kilimler, Selçuklulardan kalma bir mirastır. Geometrik figürler ve kelebek motifleriyle dokunan çullar, dayanıklılığından dolayı çoğunlukla çadır ve kilimlerde kullanılmaktadır. Elmalı’da el sanatlarının yanı sıra şenlikler ve festivaller de vazgeçilmezler arasında yer almaktadır. Bunlara örnek olarak; Tarihi Elmalı Yeşilyayla Güreşleri, Gömbe Festivali, Elmalı – Tekke Köyü Abdal Musa Şenlikleri ve Hıdrellez Şenlikleri gösterilebilir.

Elmalı’da sınırları içinde bulunan tarihi ve arkeolojik yapılar ile kültür turizmi bakımından pek çok olanak vardır. İlçenin Teke Beyliği’nin merkezi olması dolayısıyla o çağlardan itibaren çevrenin kültür merkezidir. Osmanlılar devrinde ilçede 7 medrese olduğu bilinmektedir.

Bölgede yapılan arkeolojik kazılar sonucunda yapılan tarihe ve tanrıçalara ev sahipliği yapan birçok tarihi eser gün ışığına çıkartılmıştır. Bunlardan bazıları olan Kızılbeli Mezarları, Likya Yolu, Fildişi Çocuklu Kadın Heykeli, Gümüş Kral Heykeli, Semahöyük Küp Mezarları, Yapraklı Köyü Yazılı Kaya, Armutlu Köyü Kaya Mezarı, Söğle Yaylası Arı Serenleri tarihsel ve kültürel zenginliğin göstergesidir. Ayrıca Elmalı’da, Çobanisa-Gilevgi mahallesi arasında tarihi Helenistik devri Gilevgi Kalesi bulunmaktadır.

İlçe sınırları içerisinde tarih öncesine ait hayat izleri taşıyan kalıntılar olan höyükler, eski eserler bakımından bakir inceleme alanlarıdır. Semahöyük ve Müren höyükleri en önemlilerindendir. Bölgede yapılan kazılarda, MÖ 2000-2500 yıllarının yerleşim kalıntılarını gün ışığına çıkarmıştır. 1963 yılında başlayan bu kazılar yaz aylarında devam etmektedir. Hâlen Karaburun ve Kızılbel Kral Mezarları’nın onarım ve koruma çalışmaları sürdürülmektedir. MÖ 450 yıllarında yapıldığı rivayet edilen bu mezarların duvarlarının iç alanları çepçevre renkli mozaik ve fresklerle süslenmiş av ve savaş sahneleri renk ve canlılığını koruyarak günümüze kadar ulaşabilen nadir eserlerdendir. Hacıyusuflar ve Yuva köyleri yanındaki Likya ve Roma kalıntıları da tarihi ve turistik yerlerdendir. Ömer Paşa Camii, Kesik Minare(en:Kesik Minare) ve medreseler gibi Osmanlı dönemine ait pek çok görülmesi gereken yer de ilçede mevcuttur. 2011 de açılan müze’de bu eski eserler, tarihi eşyalar, sikkeler bulunmaktadır.

Elmalı Evleri

Eski çarşıları, arastaları ve dar sokaklarıyla, her adımda tarihin derinliklerine uzanarak Anadolu kültürünü yansıtan Elmalı, Elmalı Dağı yakınlarında kurulan oldukça eski bir yerleşim yeridir. Geçmişinin cazibesini bugünlere taşıyan yöre; iklimi, doğal güzellikleri ve Sedir ormanları ile büyük bir turizm potansiyeli taşımaktadır. Cumbaları, eski tip pencereleri ve parlak renkleriyle ilçeyi süsleyen evler ise, zamanın çok gerilerinden bugünü anlatırcasına hala dimdik ayaktadır. Sadece yaşama değil, seyirlik zamanlara da ilham kaynağı olan çift cumbalı ahşap Elmalı Evleri, en az Safranbolu Evleri kadar otantik bir yapıya sahiptir. Karakteristik özelliklerinin çoğunu bugüne kadar korumayı başarmıştır.

En az 500 yıllık bu evlerin mimari bir öğesi olan ahşap dokusunda, yörenin zenginliği olan sedir ağaçlarından bol miktarda kullanılmıştır. Süslemelerdeki stilize ağaçları, çiçek motifleri ve altı köşeli yıldızlarıyla da Anadolu Kültürünü yansıtan eşsiz örneklerdendir.

Elmalı Evleri içerisinde ele alınabilecek en güzel örnek Yeşil Kapıdır. 1600 yılında yapılmış olan bu yapının ahşap işçiliği, insanı şaşırtacak kadar özel bir ustalığın eseridir.

Elmalı Müzesi

Neolitik dönem hakkında birçok bilgiye ulaşmamıza sebep olan elmalı ilçesinde birçok arkeolojik kazı yapılmıştır. Bu arkeolojik kazılar sonucunda bölgede yaşayan medeniyetlere dair izler bulunmuş ve gün yüzüne çıkarılmıştır. Mezarlar, tapınaklar mimari yapılar bu bölge ki araştırmalar sonucunda ele geçmiştir. Türkiye’nin en iyi arkeoloji ve tarihi ile bilinen elmalı müzesi birçok tarihi esere sahiptir. Her yıl benlerce turisttin ziyaret ettiği bu müze bölgede yaşayan medeniyetler hakkında bilgi vermektedir. Hemen hemen bölgede yaşamış her medeniyete ait bir eser müzede sergilenmektedir. Ayrıca açık hava galerisine sahip bir müzedir.

Elmalı Sikkeleri

Her ülke kendi bastığı sikkeler ile tarihte adını duyurmayı başarmıştır. Geriye kalan bu sikkeler bölgede yaşayan halk ve medeniyetler ile ilgili birçok bilgiyi barındırmaktadır. Arkeolojik çalışmalar ile ele geçen sikkeler oldukça önemli tarihi eserlerdir. 1984 yılında elmalı ilçesinde yapılan kaçak bir kazı sonucunda ele geçen Elmalı sikkeleri o dönemde yaşamış olan medeniyetlere ait tüm sikkeleri içermekteydi. Oldukça önemli bir buluntu olan elmalı sikkeleri ortalama 1900 adetti. Tarihi açıdan birçok bilgiye ulaşılmasına olanak sağlamış olan bu sikkelerden 1000 tanesi ise Likyalılara aittir. 1900 adet gümüş sikkenin bu bölgede bulunması bölgeyi tarihi açıdan önemli kılmıştır. Yüzyılın definesi olarak anılmaya başlayan bu sikkeler içerisinde bölgede yaşadığı bilinmeyen devletlere aitte gümüş sikeler bulunmaktaydı.

Yeşil Yayla Yağlı Pehlivan Güreşleri

“Elmalı Yeşil Yayla Yağlı Pehlivan Güreşleri” tarihçe olarak yurdumuzda birinci sırada fakat organizasyon bakımından Kırkpınar’ dan sonra ikincidir. Güreş tarihçesi Bölge Vakıf kayıtlarında “Toramanlar Vakfı” olarak bilinen Hicri 822, Rumi 1419 tarihli Nuh Çelebi’den gelen taşınmaz mal varlığı vakfı yerine birleştirilen bugünkü Yeşil Camii yerinde bulunan Musalla Çevrik diye mahallen anılan arazinin güreş çayırlığı diye vakfiye hududunu belirlemiştir. Güreş tarihçesi çok eski yıllara kadar gittiği sanılmaktadır.

Günümüzde dahi düğünlerde, hıdrellez şenliklerinde hala güreş yapılan yörelerimiz olduğu göz önüne alınırsa, bu güreşlere daha önceleri genç neslin tamamına yakınının katıldığı da söylenebilirse -ki söylenebilir- şu anda 50-60 yaş Elmalı Evleri arasındaki büyüklere sorulsa, hep- 281 Dünden Bugüne Antalya ELMALI sı köy meydanlarında “kıl potor” ile güreş yaptıklarını söylerler: öyle ise bu güreş geleneğinin amacı sağlıklı, sportmen ve ahlaklı bir nesil yetiştirmektir diyebiliriz. Elmalı’da bu geleneği en iyi sürdüren bölgelerimizden biridir.

Güreşlerin bir başka yönü de, güreş yapılan yöre halkının maddi ve manevi desteği ile yine yöre halkına fayda sağlayacak eserlerin yapılmış olmasıdır. Tespitlere göre Elmalı’da son otuz yıl içinde güreş gelirleri ile Elmalı Lisesi 1. Kat yapımı, Elmalı Devlet Hastanesi, Elmalı içme suyuna Yardım, Spor Tesisleri, Elmalı Müzesi yapımları için maddi kaynak sağlanmıştır.

Elmalı Güreşleri bir kültür ve sanat şenlikleri olarak sürmektedir. Akşamları bir eğlence ve festival havasında geçmektedir. İlçe halkı ve köylerden gelenler özellikle 1975’li yıllara kadar “Mehter Takımını” ve seyirlik oyun olan “Hart Hart Deveyi” izlemek için Cumhuriyet Meydanını doldururlardı. Günümüzde ise, güreşlerin başlangıcından bir hafta öncesinde sempozyumlar, sergiler düzenlenmektedir. Güreş günlerinden birkaç gün öncesi, akşamları sanatçılar davet edilerek halk konserleri verilmektedir.

İlimiz Tarihi Elmalı Yeşil Yayla güreşleri her yıl Eylül ayının ilk haftası yapılmaktadır. 2008 yılı itibari ile 656. sı yapılmıştır. Bu güreş geleneğinin günümüze kadar devam etmesini sağlayan Mülki İdare Amirlerini, Belediye Başkanlarını ve diğer tüm katkısı olanları biz yayın kurulu olarak da şükranla anıyoruz.

ElmalıHaritadaki Konumu

ElmalıGörülecek Yerler

ElmalıBuradan Katılabileceğiniz Turlar & Aktiviteler

Aramanızla eşleşen herhangi bir tur bulunamadı.

Filtreleme seçeneklerini değiştirerek tekrar deneyebilirsiniz.

Sosyal medyada paylaş

Bir yorum yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

İndirim Bildirimleri

Turlar ve oteller hakkında indirim bildirimlerini almak için e-posta aboneliğinizi başlatın.