DöşemealtıDetaylı Bilgi
Antalya’nın merkez ilçelerinden biri, olan Döşemealtı birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Antalya’nın kuzeyinde yer alan bu ilçe el dokuması halıları ile ünlüdür. Paleolitik çağa kadar uzanan geçmişi dönemle ilgili birçok bilgi vermektedir. Bölgede Yapılan arkeolojik kazılar neolitik ve kalkolitik çağlarla ilgilide bilgi vermektedir. Bölgede yer alan höyüklerde birçok kazı çalışması yapılmış ve geçmiş dönemler ile ilgili detaylı bilgi alınmasına olanak sağlamıştır. Tunç çağının sonlarından itibaren bölgede Anadolu’nun ilk yerli halklarından olan Solym’lar uygarlık oluşturmuştur. Hitit devletinin yıkılması sonrasın da deniz yolu ile bölgeye Akanlar gelmiştir. Akanların hâkimiyeti altına giren ilçe MÖ 334 yılında Büyük İskender tarafından fethedilmiştir. Birçok medeniyetin merkezi haline gelmiş olan tarihi eser yoğunluğu ile de dikkatleri üstüne çekmektedir.
Tarih
Döşemealtı Bölgesinin tarihi, Paleolitik Çağa (MÖ 600.000-100.000) kadar uzanır. Yağca Köyü yakınlarında bulunan Karain ve Öküzini mağaraları bölgede yaşayan ilk insan topluluklarının yaşam düzeyleri hakkında bilgi verir. İlçedeki Gökhöyük ve Bademağacı Höyüklerinde yapılan arkeolojik kazılarda Neolitik Çağ ve Maden Çağlarına ait (MÖ.3000-1200) bulgulara rastlanmıştır.
Tunç Çağının sonlarından itibaren bölgede yaşayan ilk uygarlık Solymler olup Anadolu’ nun ilk yerli halkları arasında yer alırlar.
Hitit Devletinin yıkılmasından sonra deniz kavimleri göçü ile bölgeye gelen Akaların hâkimiyeti başlamış, M.Ö.334 Yılında Makedonya Kralı Büyük İskender, Termossos Kenti’ni kuşatmış, fakat fethedememiştir.
Bergama Kralı Attolos’ un Antalya kentini ele geçirmesi ile Döşemealtı’nda bulunan Çubuk ve Yenice Boğazları önem kazanmıştır. Bergama Krallığı’nın Roma topraklarına katılımında (MÖ.315) sonra bölgede imar hareketleri hız kazanmıştır. MS. 5.yy dan sonra yayılmaya başlayan Hıristiyanlık; Silyon’ dan başlayan, Perge’den geçerek Döşemealtı’na ismini veren antik yolun misyonerlik faaliyetlerinde kullanımı hızlanmıştır.
11.yy. da Anadolu Selçukluları ile Bizans arasında başlayan mücadele, 1207 yılında Gıyaseddin Keyhüsrev’ in bölgeyi fethetmesi ile son bulmuş ve Döşemealtı Bölgesi Akdenizi Anadolu’ ya bağlayan yolların başlangıcı haline gelerek, bölgede önemli kervansaraylar inşa edilmiştir.
Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılması ile 1260 yıllarında bölgeye hâkim olan Hamidoğulları zamanında bölgeye yerleşmeye başlayan Karakoyunlu ve Sarıkeçili gibi Yörük aşiretleri yerleşim birimlerini oluşturmuşlardır.
Antalya ve çevresinin 1390 yılında Osmanlı hâkimiyetine girmesi yöreyi Teke sancağı adı altında Konya’ ya bağlamıştır.
1934 yılında Korkuteli – Kızılcadağ bölgesinden gelen ailelerin yerleştirildikleri ve Kırkgöz-Yeniköy adı verilen köye Kıbrıs’ tan gelen aileler ve göçebe olarak yaşayan Yörüklerde katılarak, bugünkü Döşemealtı ilçesinin ilk halk tabanı oluşmaya başlamıştır.
Döşemealtı adının tarihçesi ise şöyledir. Antik çağda sahildeki Pamfilya kentleri ile iç kesimlerdeki Pisidia kentlerinin birbirine bağlayan yollardan birisi olan ilçe merkezine 9 km. uzaklıkta bulunan Derbent Boğazındaki döşeme taş yolundan almıştır. Bizans, Selçuklu,
Osmanlı Dönemlerinde de faal olan döşeme yol yakın zamana kadar yörükler tarafından göç yolu olarak da kullanılmakta idi. Döşeme taşlardan oluşan ve 4 metre genişliğindeki yol bu bölgenin Döşemealtı olarak isimlendirilmesine neden olmuştur.
Son olarak, 22 Mart 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5747 sayılı,’Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılması Hakkında Kanun ‘ ile bölgedeki Yeşilbayır, Düzlerçamı ve Çığlık Belediyelerinin 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri ile tüzel kişilikleri son bulmuş ve mahalleleri ile birlikte Döşemealtı Belediyesine katılarak toplam 14 mahalleden oluşan Döşemealtı İlçe Merkezi oluşmuştur.
Coğrafya
Antalya şehir merkezinden 12 km uzaklıkta bulunmaktadır. Antalya’nın merkez ilçelerinden biri olan Döşemealtının Yüzölçümü 673,1 km2’ dir. Batı ve kuzey bölgesin de küçük uzantılar bulunmaktadır. Bitki örtüsü oldukça zengin olan ilçenin dört tarafı çam ormanları ile çevrilidir. Akdeniz ikliminin halin olduğu ilçede yazlar oldukça sıcak, kışlar ısı yağışlı ve ılıman geçmektedir.
İlçenin bitki örtüsü dört tarafı çam ormanlarıyla çevrili ormanlık bir alana sahiptir. Bu nedenle Antalya şehir merkezinin akciğeri konumundadır. Düzlerçamı ve Termossos Bölgesindeki ormanlık alanlar Milli Park statüsündedir. Bölge, bitki ve ağaç türü zenginlikleri ile yaban hayatı yönünden İlimizin en ilginç ve en zengin ormanlık alanlarına sahiptir.
Döşemealtı’nda iklim yazları sıcak, kışları ise yağışlı ve ılıman geçen Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Antalya şehir merkezine göre 4-5 derece sıcaklık farkı olması nedeniyle biraz daha serin bir hava ve düşük nem düzeyine sahiptir. Kış ve bahar aylarında yoğun yağmur olarak alan İlçede kar yağışı yüksek kesimler haricinde ortalama 10 yılda bir az miktarda görülmektedir.
Ekonomi
İlçe uzun yıllar tarıma dayalı bir ekonomiye sahip olmuş; başta pamuk, zeytin, buğday, arpa, mısır, yulaf, susam, soğan, narenciye ile her türlü sebze ve meyve üreticiliği geçim kaynağı olmuştur. Ayrıca küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığı ile Döşemealtı halısı dokumacılığı başka bir geçim kaynağını oluşturmuştur. Fakat günümüzde bölgenin imara açılmış olması tarım arazilerinin azalmasına sebep olmuş, Organize Sanayi Bölgesinin kurulması ile iş istihdamı bu yöne kaymıştır.
Son yıllarda ilçenin imara açılması sanayileşmesine de olanak sağladı. Uzun süre boyunca ekonomisinin büyük bir yoğunluğunu oluşturan tarım, bölgenin organize saniye bölgesi olmasıyla ekonomisinde değişkenlik göstermiştir. Günümüzde ekonomisi organize sanayiye bağlı olarak gelişmektedir.
Kültür ve Turizm
Antalya’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Döşemealtı birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Antalya’nın sahil bölgesinde olmamasına rağmen tarihi yapısı sebebiyle çok fazla turist b u bölgeyi ziyaret etmektedir. Halıları ile tüm dünyaya ün salmış olan bu ilçe Bizans, Osmanlı ve Selçuklu döneminde oldukça popüler olmuştur. Gezilecek yerlerin sayısının bir hayli fazla olması sebebiyle özellikle gezip görmek isteyen tarih düşkünleri için ideal bir ilçedir. İlçeye gelen turistler genelde tatil yapmaktan çok tarihi alanları ziyaret etmek için bu ilçeyi ziyaret etmektedir. Antalya merkezine 20km uzaklıkta bulunmaktadır.
Döşemealtı Halısı
Döşemealtı Halısı bölgeye has tezgahlarda elde dokunur. Köklü bir tarihi olan Döşemealtı Halısı dünyaca ünlüdür. Bugün dahi her Döşemealtılının evinde bir hal tezgahı görmek mümkündür. Bunun nedeni eski tarihlere dayanmaktadır. 12. yüzyıldan sonra Anadolu’ya gelip Antalya ve çevresine yerleşen Teke Yörükleri, yöreye adını verdikleri gibi kültürlerini de yaymışlardır. Günümüzde Antalya’nın en önemli el sanatlarından olan dokumacılık da Yörüklerin göçebe yaşayışının bir parçasıdır. Göçebelik, konutun ve diğer eşyaların hafif, kolayca taşınabilir olmasını gerektirir. Bu gereksinimi karşılayan dokumalar büyük bir önem kazanmıştır.
Döşemealtı’nın özgün motifleri ile taban halısı dokumaktadırlar. Oysa genelde 80×120 cm boyutlu “çeyrek”, 125×180 cm veya 220 cm boyutlu “seccade”, 75×300 cm boyutlu “yolluk” halı dokumaktadırlar. Atkısı, çözgüsü yün olan halının ipi, koyun kırkıldıktan sonra hazırlanır. Kadınlar yünü ve yapağıyı yıkarlar, elleriyle liflere ayırırlar, yayla atarlar ve kirman ile eğirirler, tengerekle bükerler. Bükme işlemi bittikten sonra, kadınlar tabiattan elde ettikleri kök boyalarla ipi boyarlar. Boyanan ipler halı dokuma işleminde atkı ve çözgü olarak kullanılır. Döşemealtı halıları ters düğüm yani Gördes Düğümü ile dokunur. Günde sekiz saat halı dokuyan bir usta yirmi günde, 125×180 cm boyutundaki seccade halıyı tamamlar. Söz konusu halılarda yer alan renkler ise kırmızı, mavi, lacivert, bordo, yeşil, siyah beyazdır. Zemin rengi olarak kırmızı, mavi, bordo ve lacivert görülmektedir. Zemin kompozisyonuna göre Döşemealtı yöresinde dokunan halı adları şöyledir: Halelli, Toplu, Kocasulu, Dallı, Dallı-Akrepli, Mihraplı (Camili), Akrepli, Terazili-Toplu-Yastıklı, Bayraklı, Dokuz Toplu (Yıldızlı), Kuleli Yıldızlı Toplu, Laleli Mihraplı, Koyun Haplı Dallı, Heybe Toplu ve Ambarlı’dır. Elde bulunan en eski Döşemealtı Halısı ise bugün Antalya Müzesi’nde sergilenmekte olan Halelli’dir.
Karain Mağarası
Antalya’nın Döşemealtı ilçesinin yağca köyünde bulunmaktadır. Karain mağarası Türkiye’nin en büyük doğal mağaralarından biridir. Arkeolojik birçok kazı sayesinde paleolitik çağ hakkında detaylı bilgi vermiştir. Paleolitik çağın alt, orta ve üst dönemine ait mağarada birçok kalıntıya rastlanmıştır. Mağaraya ulaşmak için 522 basamağı aşmak gerekmektedir.
Antik Yol
Döşemealtı ilçesinin kovanlık köyünde yer alan antik yolun günümüzde kalıntıları halen bulunmaktadır. Antik çağa ev sahipliği yapmış olan bu yolun yüzeyi 4 m genişliğindedir. Yerli halkın döşeme olarak nitelendirdiği yolun çevresinde askerler genel de koruma amaçlı konaklamıştır. Tarihin kalıntıları üzerinde bu yolda yürüyüş yapmak isteyenler için ideal bir antik yoldur.
Kırk Göz Han Ve Gölü
Günümüzde aktif olarak kullanılan han Selçuklu dönemine aittir. Selçuklu mimarisi ile ilgili detaylı bilgi veren yapı su toplamak için kullanılmıştır. Kırk farklı kaynaktan gelen suların toplandığı yapı ipek yolu üstünde yerin almaktadır. Günümüzde turistlik bir tesis olarak kullanılmaktadır. Tasarımı ile dikkatleri üstüne çekmektedir.
Termessos Antik Kenti
Karain mağarası yolu üzerinde bulunan antik kent birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Anadolu’nun oldukça eski halklarından olan Solym’lar tarafından kurulmuş olan oldukça gösterişli bir kenttir. Milli park içerisinde yer alan antik kent tarihe ışık tutan yapıları içirişin de barındırmaktadır. Türkiye sınırları içerisin de en iyi korunmuş antik kentlerden biridir. Korkuteli yolu üzerinde yer alan Termessos Antik Kenti çok sayıda tapınağa sahiptir. Tapınakların yanı sıra mezar sayısı da oldukça fazladır. Mezarların üzerine işlenmiş olan bezemeler dönem tarihi hakkında birçok bilgiye ulaşılmasına olanak sağlamıştır. Büyük İskender dönemini de ışık tutan kentten geriye çok fazla bir şey kalmamıştır. Birçok mitosun oluşumunda etkili olan bu kent Zeus ile bağdaştırılmaktadır. Antalya müzesinde Termessos antik kentte yapılan kazılar sonucunda elde edilen birçok eser sergilenmektedir. Bunlardan en çok ziyaret edilenleri ise lahitlerdir.
Düzlerçamı Mersire Alanı
Çok sayıda esere ev sahipliği yapan düzlerçamı mersire alanı Antalya merkezine 15 km uzaklıktadır. 140 bin metrekarelik alana kurulmuş olan bu alanın geçmişte birçok sarnıcı barındırdığı düşünülmektedir. Yapılan arkeolojik çalışmalar sarnıçların var olduğunu kanıtlar niteliktedir. Günümüzde piknik, yürüyüş ve oyun parkları ile bilinmektedir. Özellikle günlük ziyaretler için oldukça uygun olan bu alan yaz aylarında binlerce turisti ağırlamaktadır.
Güver Kanyonu (Uçurumu)
Görenleri hayran bırakan güver kanyonu 2km uzunluğunda ve 30 m genişliğindedir. Zengin bitki örtüsüne sahiptir ayrıca 115 m derinliği bulunmaktadır. Tam anlamıyla bir doğa harikası olan kanyon özellikle yaz aylarında turistlerin uğrak mekânları arasındadır. Yürüyüş yaparak huzur bulmak ve zenin bitki örtüsünü yakından görmek isteyenlerin uğrak mekânları arasındadır. Tarihi yapıları ile dikkatleri üstüne çeken bu kanyon içerisinden akan çay Konyaaltı’ndan Akdeniz’e dökülmektedir
Ariassos Antik Şehri
Şehrin resmi kuruluş tarihi M.Ö. 189/188 olarak bilinmektedir. Antik çağda Pisidya adı verilen bölgede yer alan görkemli şehrin kalıntıları mevcuttur. Taros dağları üzerinde yer alan bu antik şehirde bağcılık ve şarapçılık yapıldığı arkeolojik çalışmalar sonucu gün yüzüne çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra kentte zeytin yağı üretimi de yapılmaktaydı. Antik roma kalıntılarının bulunduğu bu kentin kalıntıları Toros dağlarının 900-1000 m yüksekliğinde bulunmaktadır. Bizans döneminden sonra kentte yaşamın son bulduğu bilinmektedir. Nekropol alanından şehir kapısına kadar her türlü yapının bulunduğu kent antik dönemin en önemli şehirlerinden biridir. En önemli yapılardan biri olarak sayılan şehir kapısı günümüzde halen ayakta durmaktadır. Üç kemere sahip bu şehir kapısının Severus Alexander zamanında yapıldığı tahmin edilmektedir.
Kocain Mağarası
Antalya ilinin Döşemealtı ilçesi içerisinde bulunan Ahırtaş köyünde yer alan mağaranın ağzı oldukça geniştir. Mağaranın ağız genişliği 75m ve yüksekliği ise 25 m’dir. Bu özelliği sebebiyle diğer mağaralardan kendini ayırmaktadır. Türkiye’nin en büyük mağarası olma özelliğine sahiptir. İçerisinde bulunan 50-60 metre uzunluğunda ki sütunlar dikkat çekmektedir. Roma döneminden kalma sarnıç bulunan mağarada dev dikitler bulunmaktadır. Antalya ilinin tarihi ile ilgili bilgi veren mağarada birçok arkeolojik çalışma yapılmıştır. Sadece Antalya bölgesinin değil Türkiye’nin en önemli mağaralarından biridir. Uzunluğu 633 m olan mağara tarih öncesi çağlar hakkında bilgi vermektedir.